Pazar, Eylül 16

Rıdvan'dan Yurobasket final tahmini

Evet, Yurobasket 2007 finaline takribi 3 saat kalmışken, biraz da yapacak başka işim olmadığı için işbu yazıyı yazmaktayım. Yarı final maçlarının analizini attırayım diyordum ama baktım ki yazı 5 A3'e bile sığmayacak; sadece final hakkında tahmin yapacam.

Finalin adı: 12 Dev Adam - Deli Petronun Soyu

Hahaaayt. Ben bile güldüm yukarıdaki başlığı okuyunca. Allah korusun bizim basket takımımız buralara kadar gelebilmiş olsaydı kesin böyle saçma bir başlık görürdük Milliyet'te. Bu arada yeryüzünde Büyük Petro'ya "deli" diyen tek ulus olduğumuzun altını çizmek isterim fırsattan istifade.

Neyse kısaca finalistlere göz atalım. Dikkatinizi şimdiden çekmek istiyorum, bu iki takımın ikinci turda oynadığı ve İspanya'nın 81-69 kazandığı maçı görmezden gelecem bütün yorumlar boyunca. Çünki Ruslar'ın yeteneklerini ve potansiyellerini yarı finale kadar sürekli arttırdıklarını ve asıl ölçünün şu andaki durumları olduğunu düşünmekteyim.

Ev sahibesi İspanya:

İspanya, Yunanistan ile birlikte benim bu turnuvadaki favorimdi. Ev sahibi olmasının getireceği avantajı yabana atanlar olmuştu ki sanırım o kişiler 2001'de Ankara'daki İspanya-Türkiye maçını hatırlamıyorlardı. Hemen önümüzde yer edinen ve sadece ayakparmakları tribünde olup vücudunun geri kalanını yere paralel uzatmak suretiyle İspanyol bencinin 3cm arkasına uzanıp "böğürtgeç" bağırtan adam, Gasol faul atarken 10 oktav sesiyle "Gazoooooooooool, fak yuuuu!" diye bagırıp bütün seyirciyi bastıran hayvan, Navarro serbest atarken pota arkasında götlerini açan 3 delikanlı, İspanyol koça sahaya çıkmasından atılmasına kadar sürekli küfreden 4-5 kule piçi ve bizim gibi gırtlağa ve böğürtgeçe abanan binlerce seyircinin etkisiyle eli ayağı oynayan hakem sayesinde bizden daha formda olan İspanya'yı yenmiştik o gün. Bu maçtan bahsetmişken 2001'de neredeyse aynı güçte ve aynı yaş grubuyla oynayan olan iki takım arasındaki farka dikkat çekmek isterim. Ama bu bahsi kapayalım, netekim gene küfredeseim geliyor.
İspanya diyordum, dikkatimi dağıttınız. Bu takım bence dünyanın en iyi milli takımı ve çakma Dirim Tim'le oynayıp ellerine şöyle güzelinden verip, LeBron ve Kobe ibnelerini zırlatacakları olimpiyatları iplen çekmekteyim. Geçen sene dünya şampiyonu olurken herkesin takdirini kazanmışlardı zaten ve bu sene de en büyük favorilerdi. Yalnız takımın lideri hatta bir nevi tutkalı olan, çirkef ve kıllı insan Garbajosa, Boston maçında Alan Smith gibi bacağını yerinden çıkarttı hatırlayacaksınız, ve turnuvada oynaması çok güç görünüyordu. İspanya federasyonu daha ayağa kalkalı 1 ay olan Garbajosa'yı 8 milyon dolara sikortalayıp turnuvaya getirtti ve oynamasını sağladı ki bu da Garbajosa'nın İspanyol takımı için ne kadar kilint bir oyuncu olduğunu bize anlatmakta. Tam herşey üzeldi derken, Navarro butundan sakatlandı ve ilk tur maçlarını kaçırdı. Toparlanması bile zor diyordum ki, dün gördüğümüz üzere gayet de toparlanmış.
İspanya'nın en büyük kozu kuşkusuz dleicesine yaptıkları tkaım savunması ve hücumda her an sayı yapabilecek 3 adama sahip olmaları. Savunmadan başlayacak olursak, yardımlaşma ve boşluk kapatma konusunda Yunanistan'la birlikte en iyiler. Özellikle Jiménez, yıllardır yaptığı gibi, savunmada takımın liderliğini üstlenmiş durumda. Dün Papaloukas'ın ve 2 gün önce Nowitzki'nin düştüğü halleri hatırlatırım. İlaveten, tam saha baskı eğitimi için özel olarak İspanyol kampına davet edilen Yılmaz Abi'nin başarısı yadsınamaz. Almanya'yı baskı yaparak rezil rüsva ettiler, dün de yer yer denedikleri baskı sayesinde Yunanistan gibi üst düzey bi takıma bile tonlan top kaybettirdiler. Yalnız, bu savunmanın da zayıf tarafı yok değil; ona en son final tahmininde değinecem.
Hücumda ise İspanya ekstra templou, ekstra hızlı ve bol paslı, bol katlı bir sistem uyguluyor. (Aynı bizim 12 sik adam deil mi!) Top her hücum Gasol'un eline değiyor o oynarken. Calderon ve Navarro, özellikle aynı anda oynarlarken rakip savunmanın çok afedersiniz anasını avradını kertiyorlar. Bu 3ü aynı anda oyundayken, bir de Garbajosa da ortamdaysa; hücumda kesinlikle sorun yaşamaları mümkün değil. Ama bunu fazla yapmıyolar çünkü savunma düşüyor ki buna da değinecem en son. Neyse Navarro'nun düşüp yuvarlanacakmış gibi içeri girip attığı teardrop'lara artık alıştık. Ama bu adam dış şutunu o kadar geliştirdi ki, artık günündeyken tutulması mümkün olmayan insan kategorisine alıyorum kendisini. Calderon oyun kuruculuk görevinin yanı sıra, özellikle fast breaklerde rakip yerleşmeden attığı sayılarlan öne çıkmakta. Gasol ise -Johnson bebek yağı reklamı çekiminden fırsat buldukça bençte havlu tutan biladeri Marc nasıl bençin lideriyse- takımın saha içindeki lideri. Gasol'un oyununun gelişimi zate aşikar ama mental olarak bu kadar gelişip tkaımın liderliğini alacağını snaırım kimse beklemiyordu. Özellikle geçen seneki dünya şampiyonasında bütün takımın güvenin kazandı ve sakatlandığında bütün takım ağlıyordu hatırlarsınız. İspanyol hücumunun da belkemiğini teşkil etmekte kendisi. Dediğim gibi her hücum bi topu verip teketek bırakıyorlar -teke tek bırakmaktan kastım Hidayet usulu degil tabii, yanından ızırvızır gard kat yapmakta, backdoordan da forvetler sarkmakta Gasol oynarken- ve sayıların büyük ksımını ya bizzat onun üzerinden, ya katlara verdiği paslarlan ya da üstüne çektiği savunmanın bozulan dengesinden yaralanarak topu dışarı çıkarıp Navarro yahut Calderon'a boş şut sağlayaraktan üretiyorlar.
Bir eleştirim olacak yalnız bu gençlere. Ginobili stili oynuyorlar, seyirciyi de arkaya almak babında 1 Newton'luk etkilere 4 metre+8 taklalı tepkiler veriyolar ve sürekli papaz çıkarma peşindeler. Dün Yunanistan'ın -kırılmak bilmeyen- direncini de bu şekilde kırdılar ve Yunanistan'ın bir anlığına düşen konsantrasyonundan faydalanıp son darbeyi furdular. Hani bir nebze insan anlıyor, tahammül ediyor ama bokunu çıkarmanın alemi yok; itici gelmeye başladınız!
Ha, bir de her basketten sonra Rafael Nadal'ı gösteriyo kodumun İspanya televizyası, ona da kıl olmaya başladım. Ne o öyle, Eva Longorya gibi, Gasol'a mı çakıyo napıyo, bunu Katalunya muhabirimiz Ali'nin araştırmasını istiyorum.

Sürpüz takım Rusya:
Turnuvaya ön eleme oynayarak gelen Ruslar'ın buraya kadar gelmesini kimse beklemiyordu haliylen. Uzun süredir başarı üretemeyen Rus ekolünden uzaklaşmaya çalıştıklarını Amerikalı koç ve zenci gardları olmasından da kolaylıklan anlayabiliriz. Turnuvada hemen hemen hiç zorlanmamaları, ve tempoyu doğrulttuktan sonra ise üst düzey bir takım haline gelmeleri gerçekten güzel oldu. En zor ve kritik maçları olan Fransa maçında, Fransa koçunun Cem Abi klasında hareketlerinin yardımıyla galip geldiler ve turnuvanın tartışmasız en güçlü takımlarından Litvanya ilen eşleştiler.
Ben maç öncesi hiç şüphesiz Litvanya'nın galip geleceğini düşünüyodum çoğunluk gibi. Velakin maça Rusya öyle bir başladı ki, daha ne ben ne Litavanya ne bok olduğunu anlayamadan skor 18-3 oldu! Durulmak bilmeyen ve çeyrekte 83% le atan Rusya ikinci çeyreğe 25-12 önde girdi. Ne zaman "Hah biraz duruldular Litvanya gelir şimdi yaklar" dediysem adamlar farkı biraz daha açtılar. Ne zaman ki faul problemi konusunda Shaq'le aynı kategoride olan Kirilenko "Adeti bozmayayım, birinin topuna saçma sapan dalayım da bir faul daha alıp kenara gideyim, David Blatt bekler..." dedi ve kenara yollandı, işte o zaman Litvanya hakikaten geri dönmeye başladı. Siskauskas hayvanının sayılarıylan ilk yarı 40-33 bitti. Aslında ikinci yarının da büyük kısmının özeti aynı: "Litvanya yakalamya çalıştı, Rusya kaçtı". Ne Ruslar maçı koparabildi ne Litvanya yetişebildi. Maç bu şekilde helecan fırtınası şeklinde geçmekteydi ki Kirilenko eşşeğin götüne su kaçırdı ve oyunu kopardı. Kirilenko'nun skora böyle katkı yaptığını, hatta oyunu domine ettiğini ben hatırlamıyorum. Yıllardır 5-5-5-5-5-5 şeklinde istatistik manyağı olmasına alıştığımız, son sene 2-2-2 şeklinde saçmalayan Kirilenko'nun dünkü oyunu adamın belki de kariyerini kurtardı. Abarttığımı düşünüyorsanız şu açıdan bakınız: Dünkü vaziyet=> Aylardır Jazz adamı takas etmeye çalışıyo ama iyi bi karşılık alamıyordu diğer takımlardan, çünkü kariyeri 2 yıldır inişteydi ve geçen sene dibe vurmuştu. Skor üretemese de oyuna her yerde katkı yapmasına alışmıştık ama onu da yapmaz olmuştu. Milli takımda kayıptı, ön eleme oynamak zorunda kalmıştı takım, Jazz'da da takımın 4üncü oyuncusu konumuna düşmüştü. Eğer Rusya bugün kazanırsa yarınki vaziyet=> Tek başına takımını taşıyıp, yarı finalde takım savunmasında son noktayı teşkil eden Litvanya'ya karşı 10/14 le 29 sayı 8 ribaunt 3 asist 4 topçalma 3 blok yapıp takımı finale taşıyan adam olacak. Finalde de iyi oynayıp ev sahibi ve 1 numaralı favori İspanya'yı yenerlerse tek başına çakma Rus takımını şampiyon yapan adam olacak ve tekrar saygı duyulan bir oyuncu olacak ve bu özgüvenle döndüğü NBA'de de performansını geliştirecek.
Gördüğümüz üzere bu akşamki final maçı Kirilenko için çok çok önemli. David Blatt eminim ki kendisini bu doğrultuda Gazprom'dan Putin'in beleş verdiği doğal gazlan pompalayacaktır. Az sonra değineceğim üzere Kirilenko'nun performansı akşamki maçtaki kilit nokta çünkü.
David Blatt demişken, biraz duralım. Efes'in yeni antrenörü Blatt sanırım bütün Efesliler'in gönlğne adeta su serpti. Bu kadar kısıtlı bi kadroyu bu kadar etkili oynatmasının yanı sıra, kritik anlarda verdiği kararlarla maç kurtardığına şahit olduk. Yıldızlarla da arasının iyi olduğu muhakkak, Kirilenko'nun yeniden yükselişinin arkasında bu admaın olduğuna inanıyorum. Ayrıca Khryapa'yı o kadar güzel kullanıyo ki, adam turnuvanın en iyi ilk beşine bile seçilebilecek kadar iyi oynuyor kaç maçtır. Vasat adamlarla dolu kadro, sert savunma ve hızlı, hareketli hücumlarla potansiyelinin 100% ünü sahaya yansıtmakta. Posta top indirildikten sonra, özellikle Kirilenko'nun -kendisini tutan adamdan 2 metre daha uzun kol ve bacaklara sahip olma ve çabukluk özelliğini kullanaraktan- potaya ortadan dikine kat yapması suretiyle turnuva başından beri sayı buluyolar ve bunu önleyebilen daha çıkmadı. Eğer dünkü gibi denge yoksunu zenci Rus Holden'ın eli tutarsa hücum potansiyelleri gerçekten sağlam bir hal alıyor.

Ahkâm: Kim şanpiyon olur?

Bir kere, sonucunu tahmin etmesi gerçekten çok zor bi maç olduğunu düşünüyorum bugünkü finalin. Kağıt üstünde İspanya açık farklan favori görükse de yukarıda bahsettiğim bazı şeyler bundan şüphe etmemizi gerektiriyor:

  • Demiştim değinecem diye, değiniyorum: Calderon, Navarro ve Gasol aynı anda oynarken İspanya'nın savunma direnci çok düşüyor. Tamam belki yedikleri sayıyı aynen atma potansiyeli var bu takımın ama savunma -özellikle gard savunması- düştükçe Gasol penetre eden üstüne hızlan gelen adamlarla karşılaşıyor sık sık. Bu da faul poroblemine davetiye çıkartmak demek. Gasol'un faul problemine girmesi ise İspanya için kabus olacak çünkü Garbajosa zaten 50% kapsiteyle oynuyor ve Reyes, Mumbru ve Bilader Gasol; Pau'nun açığını kapatabilecek oyuncular değil.
  • Hırvatistan ve Yunanistan maçlarında gördük ki, eğer rakibin bir adet 2-3-4 numara tehdidi var ise Jiménez onunla meşgul oluyor. Olur da bu rakibin bir de skorer 1 numarası var ise işte İspanya savunması zorlanmaya başlıyor. Hırvatlara Planiniç ve Popoviç'in oyunları sayesinde yenildiler ve dün Jiménez Papaloukas'ı depresyona iterken Spanoulis 10/14 le 25 sayıyı tıkayıverdi. Eğer Holden bugün dünkü gibi formunda olursa, Kirilenko ve Krhyapa ilen meşgul İspanya savunmasını çok zorlayacaktır.
  • İspanya için hücumdaki tehlike ise Kirilenko kaynaklı. Kirilenko muhtemelen Gasol'la uğraşmayacak ve Garbajosa'yla eşleşecek. Böylece Navarro ve Calderon'un bitmek bilmeyen penetrelerine sağdan soldan yerişerek sık sık yaptığı üzere bu iki genci blok manyağı yapma şansını bulacak. Bu blokların bir de psikolojik etkisi var biliyosunuz, eğer İspanyol gardlar tırsar da içeri girmekten biraz da olsa vazgeçerlerse İspanya'nın hücumu aksar. Bu sorunun çözümü dediğim gibi gardların yılmadan penetre etmeye devam etmesi, bir de Garbajosa'nın durumu. Eğer sakallı ibne eskisi gibi etkili olursa hücumda, özellikle dış atışlarda isabet bulursa Kirilenko yukarıda bahsettiğimiz gibi ahatça yardım savunması yapamaz ve Rusya savunma taktiği değişimine gidebilir. Fakat bunun böyle olacağını hiç sanmıyorum.
  • Rusya açısından baktığımızda ise, Kirilenko deli gibi oynasa bile Khryapa ve bir miktar da Holden hücumda katkı yapmadığı sürece İspanya Rusya'nın götünden kan alacaktır diyebilirim. Bu 3lü dışında skora katkı yapan adam çıkması sürpüz olur.
  • Bir diğer Kirilenko ilintili kilit nokta ise İspanya'da Kirilenko'yu kimin nasıl savunacağı. Jimenez'in tutması olası gözükmekte şu an ama ben bunun çok da iyi bir fikir olduğunu düşünmüyorum. Kirilenko eğer hücumda iyi gününde olmazsa tabii ki Jiménez kendisini hayttan bezdirecek ve Ruslar'ın en büyük kozunu sahadan silmiş olacak. Yalnız, olur da Kirilenko dünkü kadar formda olursa, Jimenez'e karşı hem çabukluk hem kol hem de boy avantajını kullanıp başarılı olacaktır diye düşünüyorum. Bu da beni maç içindkei en önemli soru işaretine getiriyor: Kirilenko eğer iyi günündeyse, İspanya onu kimle savunacak? Bu işe uygun adam göremiyorum İspanya'da ve yukarıda da bahsettiğim üzere maçın sonucuna büyük etki yapacak Kirilenko'nun nasıkl hücum ettiği.

Toparlayacak olursam; favorim İspanya. Fakat İddia oynaayanlar için; şu koşullar oluştuğunda Rusya kazanacak diyorum:

  • Kirilenko hücumda dünküne yakın performans sergilerse.
  • Khryapa ve Holden hücumda başarılı olur ve İspanya savunmasını Kirilenko'ya alan yaratacak şekilde bozarlarsa.
  • İspanyol gartlar penetreden caymaz ve Garbajosa savunmanın kapanmasını yahut Kirilenko'nun libero gibi oynamasını engelleyecek ölçüde skor üretirse. (düzeltme: koyu işaretlediğim ekler yüzünden anlatmak istediğimin tam tersini söylemişim, saçma sapan bi şey olmuş. şöyle düzeltiyorum: (İspanyol gartlar penetreden cayar ve Garbajosa savunmanın kapanmasını yahut Kirilenko'nun libero gibi oynamasını engelleyecek ölçüde skor üretmezse.)

Gördüğümüz gibi Rusya'nın işi gerçekten zor. Bu koşulların gerçekleşmesinde bağlı takımın başarısı. Ama dünkü maçtan sonra, bu koşulların oluşma olasılığının çok da az olmadğını gördük. Gelgelelim, yukarıdaki olaylar olmaz ve beklenmedik bir şeyler (sakatlık, Shabalkin'in 20 sayı atması, Calderon Navarro ve Gasol'ün toplam 30 sayı üretmesi vs) olmaz ise, İspanya, ikinci tur maçındaki gibi çok da zorlanmadan kazanacaktır.

Andaval fitbol yorumcusu gibi konuşmak istemem ama 70% İspanya kupayı alır diyorum gençler. Baya da kısa yazdım, herhalde okuyan olmaz buraya kadar. O yüzden istediğim gibi ahkam da keserim, götümden de sıkarım.

Sağlıcaklan...

Hiç yorum yok: